En büyük üç hata neydi?
Bu haftasonu Storytel' de Bülent Eczacıbaşı' nın Biraz Daha Düşününce kitabını dinliyorum. Harika bir anektodu paylaşmak istedim.
Kitabında yabancı bir dostunun kendisine sorduğu çarpıcı bir sorudan bahsediyor:
“Yönetim kurulunuzun yaptığı en büyük üç hata neydi? Ve bunların maliyeti ne oldu?”
Dostu ondan bu üç hatayı bir peçeteye yazmasını istiyor.
Ve Bülent Bey, yazıp altına toplam maliyeti eklediğinde, rakamın tahmininden ve hatırladığından çok daha yüksek olduğunu fark ediyor.
Sonra önemli bir tespit yapıyor:
Yanlışlar olabilir. Hatta olması kaçınılmazdır. Ama aptalca yanlışlar olmamalı.
Ve bu aptalca yanlışlardan kaçınmanın iki temel kuralı olduğunu söylüyor:
1) Kurumsal yönetim mekanizmalarının varlığı
Karar masasına gelen her konunun, doğru uzmanlarca yapılmış fizibiliteler ve analizlerle gelmesi gerektiğini vurguluyor. Yani alt tarafta güçlü bir hazırlık süreci olacak ki, yukarıda yanlış kararların zemini oluşmasın.
2) Aptalca sorular sormak
Yönetim kurullarında, başkan ve üyeler genellikle “aptal görünmemek” için bazı soruları sormaktan çekinirler diyor. Oysa bu sorular, tam da aptalca kararları engeller.
Aptalca soruların, masaya gelene kadar zaten birileri tarafından düşünülmüş oldugu sanılır ama çoğu zaman düşünülmez diyor.
Şu soruları örnek olarak veriyor:
“Bu ürünü satın almak isteyecek bir kullanıcı neden almak ister?”
“Bu sektörde batan şirketler neden battı?”
“Bu alanda bizim tecrübemiz ve insan kaynağımız var mı?”
Haklı; Basit gibi görünen bu sorular, aslında stratejik kör noktaları aydınlatır.
Benim de yıllardır gördüğüm bir şey bu..
Profesyonellik; sadece şık sunumlar ve etkileyici raporlardan ibaret değildir. Derin araştırma, analitik düşünme, veriye dayalı karar verme ve herkesin rahatça konuşabildiği bir ortam yaratmak da profesyonelliğe dairdir.
Bu ortamda, tüm sesler küçümsenmeden veya yüceltilmeden duyulur. Bazen en kritik hamle, “doğru” cevabı vermek değil; profesyonellik şemsiyesi altında eriyen cesur bir soruyu sormaktır.
Çünkü bir yönetim kurulunun geleceğini, parlak raporlar değil; o raporların içinde görünmeyen boşlukları ortaya çıkaran sorular şekillendirir.
Bu noktada özellikle genç yönetim kurulu uygulamalarını çok takdir ediyor ve katkısını çok değerli buluyorum.
Çünkü onlar, bazen deneyimli üyelerin atladığı ya da sorgulamaya gerek duymadığı soruları çekinmeden sorabiliyor.
Ve bu tazelik ile deneyimin birleştiği noktada, aptalca yanlışların önüne geçmek çok daha kolay oluyor.
Peki siz, yönetim kurulunuzun geçmişte yaptığı en büyük üç hatayı ve maliyetini peçeteye yazsanız… ne görürdünüz?
Herkes kendi açısından haklıdır
Liderin İç Sesi
Yorumlar