İfade Edilmeyenlerin Performans Etkisi

İfade Edilmeyenlerin Performans Etkisi

Herkes her şey yolundaymış gibi davranıyor ama..

Her şey yolunda gibi… ama değil...


Ve herkes her şey yolundaymış gibi davranmaya devam ediyor.


Hiç bu hisle karşılaştınız mı?


Bu his, kurumlarda var olan sessiz uyumsuzluğun işareti.


Organizasyon şemaları hazır, süreçler tanımlanmış, toplantılar yapılıyor, hedefler net. Ama ekiplerde görünmeyen bir direnç var. Yüzeyde sorun yok gibi görünse de içeride bir şey çalışmıyor. İlerleme yavaş, sahiplenme zayıf, uygulama gücü eksik.


Bu, danışmanlık pratiğinde sık karşılaştığım bir durum.


Karmaşık sistemleri analiz ederken, yapısal eksiklik ararken, çoğu zaman asıl meselenin verilerde değil, net ifade bulamamış düşüncelerde olduğunu görüyorum.


Çünkü kurumlarda sadece süreçleri yönetmiyoruz. Düşünceleri, varsayımları, beklentileri, duyguları da yönetiyoruz. Ama bunların büyük kısmı konuşulmuyor. Bazen insanlar ne düşündüğünü söylemekten çekiniyor. Bazen yön belirlenmiş gibi yapılıyor ama aslında net olmuyor. Bazen bir ekip üyesi anlamadığını dile getirmiyor...


Ve bu görünmeyen katmanlar, zamanla sistemi içten içe yavaşlatıyor.


Bu durumun bana göre tanımı; ifade edilmemiş düşüncelerin kurumsal ilerlemeyi durdurması.


Ve bu ifade eksikliği çok önemli riskler barındırıyor:

  • Stratejik kararların sahiplenilmesini engelliyor
  • Uygulamada sessiz direnişe yol açıyor
  • Güven duygusunu zedeliyor
  • Ve en sonunda, “her şey yolunda gibi görünme” kültürünü besliyor.


Bu döngüde sıkışmış kurumlarda, genellikle daha fazla analiz, daha fazla kontrol, daha fazla toplantı yapılıyor. Ama çözüm gelmiyor. Çünkü asıl ihtiyaç görülmüyor:


Açıklık. Alan. İfade...


Yani:

  • Varsayımların görünür kılındığı strateji süreçlerinin
  • Düşüncenin ifade edilebildiği, eleştiriye açık toplantı ortamlarının
  • Konuşulmamış olanı duymaya hazır yönetim yaklaşımının
  • Ve ekiplerin gerçekten ne düşündüğünü söyleyebileceği psikolojik güven ortamının önemi bilinmiyor.


Kurumlarda değişim, yeni bir yapı kurarak değil, konuşulamayanı konuşulabilir kılarak başlar.


Danışmanlık yaklaşımımda; bu noktaya odaklanmayı, sadece organizasyonel yapıya değil, o yapının içinde akmayan düşünce trafiğine bakmayı önemsiyorum. Çünkü bazen problemler sanıldığı kadar karmaşık değildir, sadece dile gelmemiştir. Ve çözüm veride ya da analizde değil, duymayı önemsemektedir.


Bir dinlemeyi deneyin bakalım, belki de kurumunuzun size tablolarda denk gelemeyeceğiniz söyleyecekleri vardır...


Herkes Haklıysa, Lider Ne Yapar?

Herkes Haklıysa, Lider Ne Yapar?

Herkes kendi açısından haklıdır

Yorumlar

--- henüz yorum yapılmamış

Yorum bırak